Bugün milyonlarca kişinin tatil ve seyahat tercihlerinde ilk akla gelen platformlardan biri olan Airbnb, aslında oldukça basit ve çaresizlikten doğan bir fikirle başladı.

Başlangıç: Ev Kirasını Ödeyemeyen İki Arkadaş

2007 yılında San Francisco’da yaşayan Brian Chesky ve Joe Gebbia, ev kiralarını ödeyemeyecek kadar zor durumdaydı. Şehirde büyük bir tasarım konferansı vardı ve tüm oteller doluydu. İki arkadaş, evlerinin salonuna birkaç şişme yatak (air bed) koyup, kahvaltı da sunarak misafir kabul etmeye karar verdiler. İşte adını buradan aldı: Air Bed & Breakfast → Airbnb.

İlk Yılların Zorlukları

Fikir iyi görünse de kimse yabancıların evinde kalmak istemiyordu. Yatırımcılar da bu işe gülüp geçti. Chesky ve Gebbia, platformu ayakta tutabilmek için seçim döneminde Obama ve McCain temalı tahıl gevrekleri kutuları satmak zorunda kaldılar. Bu “cereal box” satışları sayesinde 30 bin dolar kazandılar ve şirketi biraz daha yaşatabildiler.

Dönüş Noktası: Yatırımcıların Gözü Açılıyor

Uzun uğraşların ardından 2009’da Y Combinator girişim hızlandırıcısına kabul edildiler. Burada aldıkları eğitim ve küçük yatırım, Airbnb’nin profesyonel bir platforma dönüşmesini sağladı. İnsanların evlerini kiraya vererek para kazanabileceği, seyahat edenlerin ise otellerden daha uygun ve samimi bir deneyim yaşayabileceği ortaya çıktı.

Global Patlama

Kısa süre içinde Avrupa’ya ve diğer ülkelere açıldılar. Kullanıcılar sisteme güvenmeye başladı, ev sahipleri için ek gelir kapısı haline geldi. Airbnb, hem “ekonomi paylaşımı” kavramını popülerleştirdi hem de turizm sektöründe köklü değişim yarattı.

Bugün Airbnb:

• 220’den fazla ülkede faaliyet gösteriyor.

• 7 milyondan fazla konaklama seçeneği sunuyor.

• Piyasa değeri 100 milyar doların üzerinde.